Osmanlı padişahı 2. Abdülhamid’in para karşılığı Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl ile Rothschild ailesine toprak sattığına yönelik iddialar yeniden gündemde. Osmanlı arşiv belgelerinde yer alan resmi evraklarda Herzl’in, padişahla görüştüğü ancak toprak satışı olmadığı açıkça yer alıyor.
İsrail’in Filistin halkına yönelik kanlı saldırıları sonrası, ‘İsrail’in kuruluşuna ilişkin tartışmalar da yeniden gündemde. Bir takım çevreler, sosyal medya üzerinden Osmanlı padişahı 2. Abdülhamid’in para karşılığı Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl ile Rothschild ailesine toprak sattığına yönelik iddialarda bulunurken, tartışmalara nokta koyacak belgeler ise Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı’nda bulunuyor.
Herzl’in, 2.Abdülhamid’e 30 Nisan 1899 tarihinde Viyana Karl Ludvig Sokağı’ndan yolladığı mektup
YERLEŞİM YERİ İSTEMİŞ
Resmi arşiv belgelerinde, 2. Abdülhamid’in toprak satmamak için direndiği, Theodor Herzl’in, iddia edilenlerin aksine Osmanlı padişahından toprak değil, yerleşim yeri istediğine ilişkin bilgiler yer alıyor.
Herzl’in, 2. Abdülhamide 30 Nisan 1899 tarihinde Viyana Karl Ludvig Sokağı’ndan yolladığı mektubun ardından ikili arasında 19 Mayıs 1901 tarihinde yüz yüze özel bir görüşme gerçekleştirildiği resmi belgelerde dikkat çekiyor. Theodor Herlz, görüşmeden önce Osmanlı padişahına gönderdiği mektupta ise sadece kredi temin etmek için Londra’da Müstemirat-ı Museviye adıyla banka kurduklarını kaleme alıyor.
2. Abdülhamid’in tüm baskılara rağmen, toprak satışına direndiği resmi belgelerde açıkça yer alıyor.
GÜVENİLİR SIĞINAK ARAYIŞI
Resmi arşiv belgesine göre 30 Nisan 1899 yılında bizzat Theodor Herlz tarafından Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamid’e yazılan randevu mektubu dönemin Hariciye Vekaleti tarafından doğrudan padişaha ulaştırılırken, Herzl bu mektupta, Yahudiler’in sürekli ve güvenilir bir sığınak oluşturmayı amaçladığını belirtiyor.
YÜZLERCE MİLYON FRANK
Herlz mektubun devamında ise, “Padişahın onayı mümkün olursa bu sığınağın Filistin’de vücuda gelmesini istiyoruz. Musevi muhacirler bu zamana kadar hiç bir zaman kulluğa aykırı bir eylem ve hareketleri görülmeyen Musevi tebaası gibi padişahın sadık tebaasından olacaklardır” derken, şu satırları da kaleme alıyor:
“Memlekette teşkil olunacak yeni müesseseler marifetiyle vergi vereceklerdir. Kendi refahlarıyla birlikte, bütün ülkenin de zenginliğini artıracaklardır. Bize gelince, Osmanlı hükümetine ileride kararlaştırılacak şartlar altında yüzlerce milyon franklık istikrazlar icra eyleyecegiz. Bu hizmete ve fedakârlıklara karşılık talep ettiğimiz şey, zulüm görmüş olan çaresiz kardeşlerimizin sürekli bir güvenliğe sahip olmalarından ve barışçı faaliyetleri ve gayretlerinin meşru surette temin edilmesinden ibarettir.”
Arşiv belgelerinde, Siyonizmin kurucusu Theodor Herzl’in, Osmanlı padişahı 2. Abdülhamid ile görüşme gerçekleştirse de taleplerini kabul ettiremediği belirtiliyor.
“TERK EDECEK DEĞİLİZ”
Herzl’in mektubunda Osmanlı’ya yapılacak mali yardımlara da ye verilirken, “Çok uygun şartlarla elde edeceksiniz. Yabancı denetimden kurtulmanızı teklif ediyoruz. Biz sizden uzaklaşacak veya terk edecek değiliz. Geleceğimizi, geleceğinize bağlamak ve ilişkilendirmek arzusunda bulunuyoruz. Görüşmeme izin verilirse padişaha kulluğumu ve bağlılığımı arz etmek ve sorulacak meselelere saygıyla cevap vermek, kısacası izahat ve istenilen bilgileri vermek için İstanbul’a gelmeye acele edeceğim” deniliyor.
YERLEŞİME İZİN VERMİYOR
Osmanlı arşiv belgelerinde Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamid ile 19 Mayıs 1901 tarihinde gerçekleşen karşılıklı görüşmeye ilişkin bilgiler de yer alıyor. Belgelerde Theodor Herzl’in Padişah’ın huzuruna çıkmaya nail olduğu ancak “Siyonistlerin” Filistin’e yerleşmelerine izin verilmediği belirtiliyor.
3 Ocak 1902 tarihli Tahsin Paşa’nın imzasını taşıyan ve bir gün sonra Sedaret’ten (Başbakanlık) Hariciye Nezareti’ne (Dışişleri Bakanlığı) gönderilen resmi belgede, şu ifadeler yer alıyor: “Adı geçen Dr. Herzl, padişahın huzuruna çıkmaya nail olmuş ise de Siyonistlerin Filistin’de yerleşmelerine izin verileceğine dair kendisine bir şekilde tebligat icra kılınmadığı cihetiyle bu konudaki beyanatın gerçeğe aykırı olduğu ve keyfiyetin buna göre ret ve tekzip edilmesi lüzumu Padişahın iradeleri olmuştur. Buna göre gereğinin yapılması. 23 Ramazan 319/21 Kanunu evvel 317.”