Etiket: emsal karar

  • Yargıtay’dan emsal karar: Prim ödemeleri fazla mesaiye dahil olmayacak

    Yargıtay’dan emsal karar: Prim ödemeleri fazla mesaiye dahil olmayacak

    Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nden maaş artı primle çalışanlara ilişkin karar çıktı. Yüksek Mahkeme, ücret artı prim usulü ile çalışmada fazla çalışmaya esas ücretin sabit ücret olacağına, prim ödemelerinin fazla çalışma ücretinin hesabında dikkate alınmayacağına hükmetti.

    Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nden prim ile çalışanlar hakkında emsal bir karara imza attı.

    Bir firmanın pazarlama bölümünde görev yapan A.B., emeklilik sebebiyle istifa etti. Kıdem tazminatı, yıllık izin ve maaş alacağını tahsil edemeyen A.B., prim ve fazla mesai ücretini alamadığını belirterek İş Mahkemesi’nin yolunu tuttu.

    Davacı işçi, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığını, bu çalışmalarının karşılığında ek ödeme yapılmadığını, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını, yıllık izin ödemesi adı altında yapılan ödemenin eksik olduğunu ileri sürerek fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti.

    Davalı firma, iddiaları reddetti.

    İŞ MAHKEMESİNDEN KARAR

    İş Mahkemesi, davacının iş sözleşmesini emeklilik sebebiyle sona erdirdiği, kıdem tazminatı almaya hak kazandığı, davacının fazla çalışma yaptığı, tanık beyanlarına göre genel tatillerde çalıştığı, hafta tatili alacağını ispat edemediği, davacının 70 günlük yıllık izin alacağının davalı işveren tarafından ödenmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verdi.

    DEVREYE YARGITAY GİRDİ

    Davalı avukatı kararı istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, itirazı geri çevirdi. Kararı taraf avukatları temyiz edince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.

    Prim ödemelerinin fazla mesaiye dair edilemeyeceğinin belirtildiği Yargıtay kararında şu ifadelere yer verildi:

    “Ücret, sabit ücret ile hedefe veya kotaya bağlı primden oluşuyorsa, hedefe veya belli bir kotanın aşılmasına bağlı prim ödemesi uygulamalarında işçinin fazla çalışma ücreti sabit ücret üzerinden saat ücretinin yüzde 150 fazlasıyla ödenir. Başka bir anlatımla bu tür prim ödemelerinin fazla çalışma ücreti hesabına bir etkisi bulunmamaktadır. Somut olayda davacının garanti ücret ve hedefe bağlı prim üzerinden ücret aldığı anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma alacağının ücret kısmının yüzde 150 fazlasıyla hesaplandığı, prim kısmının ise yüzde 50 fazlasıyla hesaplandığı ve hesap tablosunda davacının garanti ücretinin yıllara göre belirlenen garanti ücretten daha yüksek nasıl tespit edildiği anlaşılmayan bir ücret olarak belirlendiği ve toplam miktarın bir kez de belirlenen ücretin asgari ücrete oranı olan 1,61 ile çarpıldığı anlaşılmaktadır. Temyiz olunan, İş Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”

  • Pandemide PCR testi yaptırmadığı için işten çıkarılan çalışan için emsal karar

    Pandemide PCR testi yaptırmadığı için işten çıkarılan çalışan için emsal karar

    Pandemide Covid-19 aşısı olmadığı için haftada 2 kere PCR testi yaptırmadığı gerekçesiyle tazminatsız olarak işten çıkarılan işçinin firmaya açtığı tazminat davasını kabul edildi. Mahkeme, çalışanın davranışını Anayasa’ya uygun buldu.

    İstanbul’da özel bir firmada çalışan Kazım Uzun, pandemi sürecinde Covid-19 aşısı olmayı kabul etmezken iş yerinin PCR Testi Zorunluluğu Genelgesi kapsamında haftada 2 kez istediği PCR testini de yaptırmadı.

    Firma, yaptığı yazılı savunmasının ardından Uzun’un iş sözleşmesini 26 Ağustos 2021’de “derhal fesih” yoluyla iptal etti.

    Bunun üzerine Uzun’un, avukatı aracılığıyla alacaklarının faiziyle geri ödenmesi talebiyle iş yerine açtığı dava, İstanbul 11. İş Mahkemesi tarafından kabul edildi.

    Davanın 14 Haziran 2022’de görülen karar duruşmasında, Uzun haklı bulundu.

    Mahkeme kararında, teşhis işlemi sayılan Covid-19 hastalığına bağlı PCR testinin Anayasa’nın 17. maddesinde belirtilen “vücut bütünlüğünü ihlal eden bir tıbbi müdahale” olduğunu belirtilerek, testi yaptırmanın kişinin kendi rızasına kaldığı, yine bunun tıbbi zorunluluk olacağına yönelik herhangi bir rapor ve belge olmadığı kaydedildi.

    Anayasa’nın 13. maddesinde belirtildiği gibi temel hak ve özgürlüklerin ancak kanunla sınırlandırılabileceği, oysa PCR testinin zorunluluğuna dair bir kanun olmadığı ifade edilen kararda, söz konusu genelgeyle ise işverenin işçilerden PCR testi istenebileceği yönünde yalnızca tavsiyede bulunabileceği anlatıldı.

    Kararda, tıbbi müdahale niteliğindeki Covid-19 hastalığına ilişkin PCR testinin Anayasa’ya göre “kişinin vücut bütünlüğüne müdahale” anlamı taşıdığı belirtilerek, somut olayda davacının vücut bütünlüğünü koruma amacıyla rızası olmaksızın PCR testi yaptırmadığı, bu gerekçelerle de işten çıkarılması haklı nedene dayanmadığı için kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığını vurgulandı.

    Mahkeme, davacının PCR testi yaptırmaması karşısında yapılan feshin haklı nedene dayanmayacağını belirterek, firmanın 21 bin lira tazminat ödemesine hükmetti.

    İSTİNAF, YEREL MAHKEMENİN KARARINI HUKUKA UYGUN BULDU

    İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi dosya üzerinden yaptığı incelemesinde, yerel mahkemenin verdiği kararı hukuka uygun bularak tarafların istinaf başvurularını esastan reddetti.

    Davaya ilişkin AA muhabirine konuşan Uzun’un avukatı Tüketiciler Birliği Hukuk Komisyonu Başkanı Mehmet Emre Sert, pandemide Covid-19 aşısı olmadığı ve PCR testi yaptırmadığı gerekçesiyle iş akdi feshedilen müvekkilinin işten çıkarılmasının haksız olduğuna karar verildiğini hatırlattı.

    Karar üzerine firmanın davayı istinafa taşıdığını belirten Sert, “İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 29. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin vermiş olduğu kararın yerinde olduğuna hükmetti. Böylece yerel mahkemenin kararı kesinleşti. Bu karar emsal niteliği taşıyor.” ifadelerini kullandı.

    Sert, yerel mahkeme kararın gerekçesinde Anayasa’nın 13. ve 17’inci maddesi çerçevesinde bir değerlendirme yaptığını hatırlatarak, şöyle devam etti:

    “Mahkeme, Anayasa’nın 13’üncü maddesinde temel hak ve hürriyetlerin ancak kanunla sınırlanabileceği, işverenin genelgeye dayanarak aşı ve PCR testi yaptırması yönünde işçiyi zorlayamayacağı yönünde gerekçe sunmuştur. Diğer taraftan Anayasa’nın 17’inci maddesinde ise kanunda yazılı haller ve tıbbi zorunluluklar dışında kişinin vücut bütününe dokunulamayacağı ifade edilmiştir. Bu nedenle müvekkilin PCR testi yaptırmaması karşısında mahkeme müvekkili haklı bulmuş ve kıdem ve ihbar tazminatlarının ödenmesine karar vermiştir. Bu karar İstinaf Mahkemesi kararıyla kesinleşmiştir.”